Sağlık hukuku,
Kişilerin sağlık bakım hizmetlerinden yararlanma haklarını, sağlık bakım hizmetlerinin düzenlenmesini, önleyici sağlık hizmetlerini, toplum ve aile sağlığının korunmasını, sağlık hizmeti verenlerle sağlık hizmeti alanlar arasındaki ilişkileri, hak, yükümlülük ve sorumlulukları düzenleyen hukuk dalı olarak tanımlanmaktadır. Geniş bir alana sahip olan sağlık hukuku, içerisinde; kamu sağlığı hukuku, sağlık idaresi hukuku, tıp hukuku alt dallarını barındırmaktadır. Sağlık hakkının ulusal hukuk düzenlerinde üstün normlarla korunan bir hak olarak yaygınlaşması geçtiğimiz yüzyılın başlarına dayanmaktadır.
Uluslararası hukukta ise İkinci Dünya Savaşı sonrası (1945) insan hakları değerler dizisinin yerleşmesiyle birlikte gelişmiştir. 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 25/1. maddesinde sağlık hakkına yer verilmiştir: “Her şahsın gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dâhil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hâllerde güvenliğe hakkı vardır. ”
Ülkemizde sağlık hakkı, 1961 ve 1982 Anayasalarında tanınan temel haklar arasında yer almaktadır. Ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinde sağlığın, sadece hasta olmama durumunu değil, aynı zamanda “bedensel, zihinsel ve sosyal olarak tam bir iyilik hâli”ni ifade ettiği kabul edilmektedir. Bu anlamda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Anayasasında ve 1978 Alma-Ata Bildirgesinde, sağlık “yalnızca hasta ya da sakat olmama değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal anlamda tam bir iyi olma hâli” olarak tanımlamaktadır. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi çerçevesinde oluşturulan Komite de sağlık yorumunda bu tanımları esas almaktadır: “Sağlık hakkı, sağlıklı olmak hakkı şeklinde anlaşılmamalıdır. Sağlık hakkı(nın) özgürlük boyutu, bir kimsenin, cinsiyet ve üreme özgürlükleri de dahil olmak üzere, kendi sağlığı ve vücudunun kontrolünü elinde bulundurması, işkence, rızaya dayanmayan tıbbi ve deneysel müdahaleler gibi müdahalelere tabi olmamasını içermektedir. Hak boyutu ise, insanların ulaşılabilecek en yüksek sağlık standardından eşit şekilde faydalanmasına olanak tanıyan bir sağlık sistemine sahip olma hakkını içermektedir.”
Hekim Hatasından Kaynaklanan Tazminat Davaları (Malpractice Davaları)
Sağlık hukuku çerçevesinde sağlık hukuku davaları oldukça geniş konu kapsamlı ve alt başlık kapsamında da değerlendirilmekte ve görülmektedir. Sağlık hukuku davalarının başlıca konu başlıkları arasında doktorun hukuki sorumluluğundan, doktorun hastaya karşı sözleşme içi veya sözleşme dışı sorumlulukları ve doktor ile hasta arasındaki hukuki ilişkiden doğan sorumluluk konuları ele alınmaktadır. Bununla birlikte sağlık hukuku davaları arasında hatalı tıbbi tedavi ve akabinde doğan sonuçlar da ele alınacaktır. Doktora tazminat davası açma konusunda sağlık hukuku davalarının konumu önemli bir yere sahiptir.